Sinüzit

Sinüs latincede hava dolu boşluk anlamına gelmektedir. Sinüsler kafatasımızın alt kısmında, yani yüzümüz ve genzimizde sağ ve sol olmak üzere çiftler halinde bulunurlar. 

Bu hava odacıklarının niye varlar, görevleri nelerdir?

Sinüsler hava dolu oldukları için kafa ağırlığımızı azaltırlar. Bu sayede başımızı gövdemiz üzerinde taşımak ve başımız dışarıda yüzmek daha kolay olur. 

Yüz travmaları sırasında beyin için koruma kalkanı ve enerji emici olarak görev yaparlar. 

Konuşma sırasında ses dalgalarının çarpması için ekstra alan oluşturdukları için sesin tınısına katkıda bulunurlar. 

Fakat en önemli görevi sinüslerin içini döşeyen örtünün mukus üretmesidir, örtünün üzerindeki mikro tüycüklerin de bu mukusu yutağa ve mideye yönlendirmesidir desek yanlış olmaz.  

Her insanda sinüs örtüsü bir günde 200-300 cc kadar mukus akıntısı üretir. Bu sayede soluduğumuz havadaki zararlı mikropartiküller bu mukus akıntısına yapışırlar ve mikro tüycükler bu mukusu midemize yönlendirirler. 

Ayrıca sinüslerin içerisinde karmaşık prensiplerle oluşan bir hava akımı ve soluduğumuz havadan çok daha farklı gaz oranları bulunmakta olup bu konular ile ilgili araştırmalar halen devam etmektedir. 

Sinüzit

Sinüzit sinüs boşluklarını örten dokunun ödemlenmesi, iltihaplanması anlamına gelmektedir. Bu ödem ve iltihaplanmalar mikroorganizmalara bağlı olabileceği gibi, hava kirliliği gibi kimyasallara, polenler gibi organik maddelere, bazen de genetik olarak aşırı hassasiyetlere bağlı olabilir. Sinüzitleri nedenlerine göre tedavi etmek gerekir.  Bu noktadan hareketle her sinüzit hastalığı antibiyotik tedavisi gerektirmez.

Aynı zamanda sinüzitleri sürelerine göre akut ve kronik olmak iki gruba ayırıyoruz.

Akut sinüzitler

Akut sinüzitler başlangıcından bitişine kadar üç haftayı geçmeyen sinüzitlerdir. Genellikle burun tıkanıklığı, başta baskı hissi ya da baş ağrısı ve burun akıntısı temel şikayatlerdir. Hem gün içi iş performansını hem de uyku konforunu belirgin derecede etkilerler. Akut sinüzitlerin en sık sebepleri geçirilen viral üst solunum yolu enfeksiyonları olup bazen bakteriyel sinüzitler şeklinde de olabilirler.  

Akut sinüzitlerin tedavilerinde ilaçlar kullanılır. Nadiren cerrahi işleme ihtiyaç duyulur.

Kronik sinüzitler

Kronik sinüzitleri polipli ve polipsiz olarak ayırmak daha yerinde olacaktır. Polipli sinüzitlerin oluşum mekanizmaları ve tedavileri polipsiz sünüzitlere göre daha karmaşıktır. Bu yazımızda kronik sinüzit tabirini polipsiz kronik sinüzit anlamında kullanıyor olacağız.

Kronik sinüzit, sinüs örtüsündeki inflamasyon ya da enfeksiyonunun üç haftadan uzun sürdüğü durum anlamına gelmektedir. Bu tür sinüzitler akut sinüzitlerin aksine viral kaynaklı değillerdir. Bakteriyel, alerjik, irritatif, diş kökü problemleri, genetik nedenlidirler. Akut sinüzitlerde ön planda olan kafadaki baskı ve baş ağrı neredeyse hiç yoktur. Daha çok rahatsız edici geniz akıntısı ya da burun akıntısı ön plandadır. Bazen burunda kötü koku da olabilir. Burun tıkanıklığı genellikle bu tabloya eşlik edebilir. 

Tedavide uzun dönemli ilaç kullanımı ile birlikte sinüziti alevlendiren ve tetikleyen faktörlerden kaçınmak olmazsa olmazdır. Örneğin sigara dumanı ya da soğuk havaya karşı mukozada irritasyon geliştiyse bu nedenle sinüs örtüsününü salgısı arttı ise bu faktörler kontrol edilmeden kronik sinüzitin yatışması mümkün değildir. 

Bazen ilaç tedavileri ve tetikleyicilerin kontrol edilmesine rağmen kronik sinüzite bağlı gelişen ödem ve inflamasyonlar sinüslerin tahliye yollarını tıkayabilir ve bu durumda sinüslerin içerisindeki mukus akamaz ve etrafa baskı yapmaya başlar. Bu gibi durumlarda cerrahi müdahale kaçınılmaz olup amaç tıkanan tahliye yollarını tekrar açmaktır. Unutulmaması gereken şu ki: Kronik sinüzitte cerrahi tedavi, hastalığı tedavi etmek için değil hastalığı kontrol edebilmek için yapılır.